Walk Alone [Turkish translation]

Ben senin her şeyindim her şeyin sonuydum, Seni parçalara ayıran ciğerlerindeki dumandım.

Konuşmandaki hakarettim, rüyalarındaki kabuslardım.

Beni tanımak istediğini söylemiştin.

Ama bence yaşam hatlarımız çok iç içe geçti ve şimdi bedelini ödüyoruz.

Ağladın, " sevmek birinin ölmesini izlemek gibi"

Ve biz sadece gözlerimizi kapamalıydık.

Kanımız kötü mü?

Dokunuşumdan yanıyor musun?

Sevgilim, mahkum olduğumuzu her zaman biliyordum.

Soğuk kaldım, dünyanın ağırlığını hissettim,

Şımdi her zaman, her zaman sensiz yalnız yürüyorum.

Ben senin her şeyin her şeyinin sonuydum,

Acınası değil mi?

Kanına oksijen,

Ciğerlerine kurşun,

Her zaman seni parçalara ayıran.

Ama bence yaşam hatlarımız çok iç içe girdi ve şimdi bedelini ödüyoruz.

Kanımız kötü mü?

Dokunuşumdan yanıyor musun?

Sevgilim, her zaman mahkum olduğumuzu biliyordum.

Soğuk kaldım, dünyanın ağırlığını hissettim,

Şimdi ve her zaman, her zaman sensiz yalnız yürüyorum.

Dünyanın ağırlığını hissettim, soğuk kaldım ve yanmasını izledim.

Her zaman, her zaman sensiz yalnız yürüyorum.

Dünyanın ağırlığını hissettim, soğuk kaldım ve yanmasını izledim.

Her zaman, her zaman sensiz yalnız yürüyorum.