Rüzgarın armağan ettiği ipekli Çin kumaşından yapılmış
Basit bir elbisenin üzerine halı gibi serilen
Sarı yapraklar üzerinde, Boston Vals eşliğiyle
Dans etti Sonbahar.
Uçup gitti ılık gün
Ve boğuk boğuk seslendi saksafon.
İnsanlar her yerden bize geldiler ve
Civardaki her çatıdan kuşlar havalanıp,
Kanatlarıyla alkışladılar altın rakkası...
Müzikse uzadı, uzadı, uzadıkça uzadı.
Ne sık görüyorum o rüyayı,
Benim o harika rüyamı,
Sonbaharın Boston Vals eşliğinde bize sergilediği dansını.
Yapraklar yere düşüyor,
Plaklar dönüyor:
"Gitme, benimle kal, sen benim nazımsın".
Ne sık görüyorum o rüyayı,
Benim o harika rüyamı,
Sonbaharın Boston Vals eşliğinde bize sergilediği dansını.
Aldığı haz ile sarhoş,
Geçen yılları unutup,
Yaşlı bir ev, gençliğine aşık,
Duvarları sallanıyor, camları açık,
İçinde yaşayan herkese
Bu mucizeyi armağan etti.
Gecenin karanlığında müzik sustuğunda -
Her şeyin bir başı, bir de sonu var, -
Hüzünlenip, hafif bir yağmurla biraz gözyaşı döktü Sonbahar...
Ah, yazık oldu valse, o çalarken ne güzeldi.
Ne sık görüyorum o rüyayı,
Benim o harika rüyamı,
Sonbaharın Boston Vals eşliğinde bize sergilediği dansını.
Yapraklar yere düşüyor,
Plaklar dönüyor:
"Gitme, benimle kal, sen benim nazımsın".
Ne sık görüyorum o rüyayı,
Benim o harika rüyamı,
Sonbaharın Boston Vals eşliğinde bize sergilediği dansını.
.