Bir çürüyüş dönemi, sınırlar çizilmiş
Pencerelerde parmaklıklar, evler hapishane.
Demir kapılar çağında büyüdük
Saklanarak insanlardan, hayvanlar gibi.
Baba oğula düşmüş, kardeş kardeşe:
Refah için kanla ödenen bir bedel.
Günahı ve zinayı öğretiyor anne kızına
Umutsuzluk, korku, kötülük dört yanda.
Eşekler tekmeliyor ölü bir aslanı
Elçiler armağanlar götürüyor sahte bir tanrıya.
Her şey alınabilir; her şey satılabilir
Ruh, gitgide yitiriyor ışığını.
Çocuklar, savaşı hatırlamıyor.
Kimsenin ihtiyacı yok onlara.
Yitik bir ülkenin çocukları
Huzursuz rüyalar görüyorlar.
Başta bir kral yok, idealler aptalca.
Ne kadar elde etsen; az gelecek hepsi sana.
Yiyen yedi vaktinde, geri kalan çöplükte
Ve kimse merhamet etmiyor kimseye.
Öyle bir zamanki bu, eğilip bükülmeyi bil,*
Vicdanını alt et, kalbini sustur
Rezil rüsva edip geçmişini
Başkasının yolunda; hiçbir yere doğru git.
Doymak bilme, hep fazlasını iste
Daha büyük lokmayı kapmayı becer
Verirlerse al, vururlarsa kaç
Hayalî, denizaşırı bir cennete inan sadece.
Uzak gezegenlerden, aydınlıkta
Kahramanlarımız selam yolluyor
Onlarla beraber biz
Düşlerimizi gerçekleştireceğiz
En doğru yoldayız biz
Ve çiçek açacak elma ağaçları:
Mars'ta, tıpkı dünyadaki gibi.
Hedefe uçuyoruz bir ok misali.
Ve dinlenmeye çekildiğimde
Kederle kapayacağım gözlerimi dünyaya
Uyanmayacağım bir daha
Dünyanın en güzel ülkesine
Çocuklar, savaşı hatırlamıyor.
Kimsenin ihtiyacı yok onlara.
Yitik bir ülkenin çocukları
Huzursuz rüyalar görüyorlar.