Herşey gider, herşey ölür
İnanmıyorsun yok artık mutluluğumuza
Ve mantıksız nedensiz
Sinirli ve somurtuk oluyorsun, Rose, Rose
Rose, Rose, ah evet! hatırlıyorum
Bir gül goncası gibi kalbini bana getirmek için
Sen derslerini eker ve sabah olurken
Onyedi yaşımdaydım, sen daha az belki
Rose, Rose, geçmişimin aşkı
Tavan arasında beni görmeğe geldiğinde odama
Islak saman kokardı tenin
Seni öptüğümde de... ama bu başka bir şey
Herşey gider, herşey ölür
Kapamak istiyorsun kapını kalbime
Duyuyorum çoktan düşlerimi kovalamak için
Esmeye başlayan rüzgarı, Ève, Ève
Ève, Ève, sönmeden önce
Yüreğimi yakan bir hatıra daha
Delireceğim sandım, ölmek istedim
Herşeyi geçirir zaman, aman dikkat! diye haykırmadan
Ève, Ève, çılgınca ısırılası
Aşk meyvasında, dişler kırılır
Kötülük ettiysen de bana, sakladım yine de
Günlerin anısını... kaybediyorum sanırım kendimi
Herşey gider, herşey ölür
Korku içime yerleşiyor hissediyorum
Şimdiden valizini topladın
Ve farkındayım, Lise, Lise
Lise, Lise, nerdesin şimdi
Gece doğmak için gündüz ölen sen
Yağmur altında düş görerek çıplak ayak yürüyen sen
Güneşten nefret eden ama kara tapan sen
Lise, Lise ve dalgalanan saçların
Kararsız, şaşırtıcı, yarı kadın, yarı çocuk,
Hıçkırarak ağlayan ya da müthiş gülerek
Kollarıma düşen bazan... Bakalım, nerde kalmıştım?
Herşey gider, herşey ölür
Kalbinde bir gölgeden başka bir şey değilim artık
Görüyorum ki sende herşey
Başka fetihlere hazırlıkta... Kate, Kate
Kate, Kate, aksanını sevdiğim
Kendini ifade ederken çabalarına rağmen
Fransızcayı kötü hecelemekten kaçınamayan
İngiliz olsa da kilden olan
Kate Kate, bin hazinesi vardı
Pas lekeleriyle süslüydü bedeni
Ailesi onu uzun zaman
Yağmur altında dışarda bırakmış gibi...
Kırılgandır mutluluk
Herşey gider, herşey ölür
Kolları düş ve çiçek yüklü
İlkbahar galip olarak yine gelir ama
Gözyaşlarımızı kurutur
Ve çılgınlık tohumlarını
Kalplerimize eker
Akar gider öyle hayat.