Throw The First Stone [Turkish translation]

Tahtında otururken narin kemiklerini dinlendiriyorsun

Hayattaymışsın gibi davranma

Bunu kendim yapmak için başka bir şans elde ettim

Ama onun ölmesine izin vereceksin

Bu acı bir ömür boyu sürecekmiş gibi geliyor

Tüm dünya gözümün önünden geçiyor

Gün ışığını kaybediyorum ama kabul etmeliyim

Ki yakışıyorsun bu yalana

Başka bir yalana

Senin kırık geçmişinde karşı koyacağız bunlara ve sen kayboluyorsun

İlk suçlayan sen ol

Sen vazgeçene kadar uğraşıp geri dönmüş olacağız

Kork, nefret et, sev

Onu mezara götür

Kork, nefret et, sev

Onu mezara götür

Her gün dişlerini gıcırdatıyorsun ve kanımızı tükürüyorsun

Kendi hayatından damlıyorsun

Baltadan sallanıyor çarpıyor ve vuruyor

Denemeyeceğim bile

Denemeyeceğim bile

Senin kırık geçmişinde karşı koyacağız bunlara ve sen kayboluyorsun

İlk suçlayan sen ol

Sen vazgeçene kadar uğraşıp geri dönmüş olacağız

Tanıdığın dünyaya elveda et

Ümit maskene elveda et

Senin kırık geçmişinde karşı koyacağız bunlara ve sen kayboluyorsun

İlk suçlayan sen ol

Bu seferlik sözlerini kendine sakla

Beni nasıl bu hale getirdiğin gerçeğini öldürmek için

Bu yüzden sözlerini kendine sakla, ben devam ediyorum

Yanımda sadece nefret var

Sonunda düşmanımsın

Bilme zamanın geldi

Sadece bu seferlik sözlerini kendine sakla

Bana verdiğin hayatı öldürmek için

Geri dönmeyeceğim

Senin kırık geçmişinde karşı koyacağız bunlara ve sen kayboluyorsun

İlk suçlayan sen ol

Sen vazgeçene kadar uğraşıp geri dönmüş olacağız

Tanıdığın dünyaya elveda et

Ümit maskene elveda et

Senin kırık geçmişinde karşı koyacağız bunlara ve sen kayboluyorsun

Kork, nefret et, sev

Onu mezara götür

Kork, nefret et, sev

Onu mezara götür