The Time Machine [Turkish translation]

Kılıçları şeytanca bir hevesle indir

Başladığımız yere doğru takip et beni

hiddetsiz ve korkusuzca inşa edilmiş olana

Orada şeytani çocuklar oynuyor

Suskunlukta saklanmış, çorak artıkların ardında

Açlık karmaşası, ben hala hayattam mıyım acaba?

Hiç zaman makinemden bahsettim mi sana

Otur, gittiğim her yeri anlatacağım

Uzunca bir hayat yaşadım, olağanüstü bir hayat

Anlatmama seni oraya götürmeme izin ver

Herşeyin zihnimde olup bitmesi gerçekten önemli mi

Anlatayım sana, seni bekleyen şeyleri dinle

Bir vaiz değilim sadece insanım

Gördüklerimi,yaptıklarımı hayal bile edemezsin

Uzunca bir hayat yaşadım, dünyayı hiç tanımadım

Sana hikayemi anlatabilirim, tüyler ürpertici

Otların arasında duvara dayanmış

Tanrının yüzünü gördüm,hiç utanç duymadan

Tanrının ağlayışını duydum, rüzgarda uğuldayan

Bir vaiz değilim ama insanım

Gördüklerimi,yaptıklarımı hayal bile edemezsin

Gözlerimin karanlığındaki aydınlıkta uyu

Tanrı ve oğulları senin bütün yalanlarını itiraf etti

Acı gerçek, asla sahte olmayan

Dolunay battı, göğe bakarken

Bir vaiz değilim ama insanım

Gördüklerimi,yaptıklarımı hayal bile edemezsin

Kalbini aç ben de ruhuna bakayım

En sakin olduğunu sandığım anlarda bile

Bir vaiz değilim ama insanım

Gördüklerimi,yaptıklarımı hayal bile edemezsin

Korku koleksiyonu, karanlık tam da burada

tehlike ile evli, ümitsizlikle nişanlı