selâm. n'aber?
gördüğün gibi, buradaydım.
kalktığında 'eve kim girdi' diye korktun, di mi?
bendim. giderken anahtarları almıştım.
pek uzakta da değildim.
çok iyi biliyordum ki
geri dönecektim.
işte oldu da.
önce evin etrafını dolaştım.
sonra yere oturdum.
etrafımdaki çakıl taşlarını alıp fırlattım.
bir sürü sigara içtim.
yanaklarım ıslanana kadar ağladım.
sonra eve girdim.
alt kattan geçerken,
seni üzgün gördüğümde yaptığım
küçük numaramı da yaptım;
kahve yaptım.
yanımda ayçöreği de getirmiştim.
bana kızma.
evet, telefonumu burada bıraktım.
çalmamasını sevmiyordum.
bana yalnız olduğumu hissettiriyordu;
yapayalnız.
hadi gel!
bak, buradayım.
"bir daha asla" dediğimde
aklından ne geçmişti?
dönmeyeceğimi mi sanmıştın?
tamamen gideceğimi?
yan kapıda, sokakta birilerinden hoşlanacağımı?
pekalâ. merak etme;
senden iyisini bulamazdım.
çünkü senden iyisi yok.
ben bir tek senin montunun içinde ısınabilmiştim.