Sleepwalking [Turkish translation]

Sırlarım bir boşlukta kalbime doğru yanıyorlar.

Ve kemiklerim ateşe yakalanıyor.

Seni bu derinlikte parçaladığında,

Nefes alabilmek için bir yol bulmak zordur.

Gözlerin beni içine çekiyor,

Aynalar fısıldamaya başlıyor,

Gölgeler şarkı söylemeye başlıyor,

Tenim beni boğuyor.

Nefes almam için bir yol bulmama yardım et.

Zaman kıpırdamadan durdu.

Önceden olduğu gibi.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.

Kazdığım başka bir boşluğa düşüyorum.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.

Dünyanın ucundayım.

Buradan nereye gidebilirim?

Ortadan kaybolmalı mıyım?

Dünyanın ucu.

Batmalı mıyım yoksa yüzmeli miyim?

Ya da kolayca ortadan kaybolmalı mıyım?

Gözlerin beni içine çekiyor,

Aynalar fısıldamaya başlıyor,

Gölgeler şarkı söylemeye başlıyor,

Tenim beni boğuyor.

Nefes almam için bir yol bulmama yardım et.

Söyle bunu!

Zaman kıpırdamadan durdu.

Önceden olduğu gibi.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.

Kazdığım başka bir boşluğa düşüyorum.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.

Uyan!

Elimi tut ve,

Yeniden başlamam için bir neden söyle bana.

Uyan!

Beni çek ve,

Yeniden başlamam için bir neden söyle bana.

Zaman kıpırdamadan duruyor.

(Zaman kıpırdamadan duruyor.)

Zaman kıpırdamadan duruyor.

(Zaman kıpırdamadan duruyor.)

Gözlerin beni içine çekiyor,

Aynalar fısıldamaya başlıyor,

Gölgeler şarkı söylemeye başlıyor,

Tenim beni boğuyor.

Nefes almam için bir yol bulmama yardım et.

Zaman kıpırdamadan durdu.

Önceden olduğu gibi.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.

Kazdığım başka bir boşluğa düşüyorum.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.

(Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.)

(Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.)

(Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.)

Zaman kıpırdamadan durdu.

Önceden olduğu gibi.

Bu beni uyurgezer gibi hissettiriyor.