시간을 달려서 [Siganeul Dallyeoseo] [Rough] [Turkish translation]

Sana yaklaşmadan boş boş dolanıyorum

Senden hoşlansam da gözlerimi kaçırıyorum

Biz yakınlaşmaya çalıştıkça

Kalplerimiz uzaklaşıyor

Dönüp duruyoruz çünkü bir araya gelemiyoruz

Paralel iki çizgi gibiyiz

Bir araya gelmemiz imkansız

Yine de sonsuza dek bekleyeceğim

Sana söyleyemedim ama seni seviyordum

Çocukluk günlerimden kalma bir rüya gibi, bir mucize gibi tıpkı

Eğer zamanı ileri sarıp büyüyebilseydim

Bu acımasız dünyada senin elini tutardım

Sana yaklaşmaya çalışıyorum ama birbirimizi kaybedip duruyoruz

Senden hoşlandığımı hala söyleyemiyorum

Seni gördüğümde tereddüt ediyorum

Sanırım hala çok genciz

Yakınlaşamıyoruz, birazcık bile

Paralel iki çizgi gibiyiz

Birgün sana zamanında söyleyemediğim her şeyi söyleyeceğim

Hep yanında olacağım

Sana söyleyemedim ama seni seviyordum

Çocukluk günlerimden kalma bir rüya gibi, bir mucize gibi tıpkı

Eğer zamanı ileri sarıp büyüyebilseydim

Bu acımasız dünyada senin elini tutardım

Zamana yenik düşüp kaybolsak bile

Yine de birgün bir araya geleceğiz

Lütfen söylediklerimde samimi olduğumu bil

Yalnızca acele et

Sana söyleyemedim ama seni seviyordum

Çocukluk günlerimden kalma bir rüya gibi, bir mucize gibi tıpkı

Eğer zamanı ileri sarıp büyüyebilseydim

Bu acımasız dünyada sana sarılırdım

Bana değişmeyeceğinin sözünü ver

Gelecekte de bana, şu an gülümsediğin gibi gülümse

Eğer zaman akıp giderse ve olgunlaşırsam

Tüm engellere rağmen, senin elini tutacağım