Rüzgarla kıyasıya kamçılanmış bu toprak parçası,
Kuru dal gibi çatırdar birden nagan.
Donmuş köknar kaşlarıyla,
Gözler çevreler bir yerde beyaz taygayı.
Tanrım, ne olur şefkat göster bıraktıklarıma,
Bu sevgili, bir o kadar da unutkan dünyada.
Ne olur, gir evime, daha sıkı kapa perdeyi,
Ki görünmesin camın ardından kan izi.
Hazırım şimdi,
Baylar, ya da orada size her ne diyorlarsa,
İnançla, hakkaniyetle görev yapmak nasip olmamıştır
İnancı bilmeyenlere
Ve hakikati anlamayanlara,
Ülkenin üzerindeki göğü yakanlara.
İnancı bilmeyenlere
Ve hakikati anlamayanlara,
Ülkenin üzerindeki göğü yakanlara.
Muhafız Kuvvetleri Apoleti'mi sökemezsiniz,
Rus Nişanlarıma el süremezsiniz.
Devrimle ilgili sayıklamalarınızı enstitü müdavimlerine bırakın,
Sonra da bırakın dönsün annelerine genç yunkerler.
İzin veririm kara fikirlerinizin hiçliği için özür dilemenize,
Ama affedemem temizlenmemiş naganı,
Ölüm anımda üniforma içinde olmamanızı,
Suratlarınızın tıraşsızlığını ve bu korkunç nahoşluğu.
Hazırım şimdi,
Baylar, ya da orada size her ne diyorlarsa,
İnançla, hakkaniyetle görev yapmak nasip olmamıştır
İnancı bilmeyenlere
Ve hakikati anlamayanlara,
Ülkenin üzerindeki göğü yakanlara.
Son kez selamlıyorum geçit törenimi,
Alaylarım yürüyor çarın tacı altında.
Kutsal baba, - ölüm öncesi ruhun muhatabı -
Uzanmış karlara dağılmış suratıyla.
Toprak sizi almaz, deniz kabul etmez.
Evet, "düşman nasıl öldürülür"ü öğrenirsiniz,
Ama, inanın bana, inanın bana - bin yıl yüz çevirir
Onu bir yıla değişmeye karar verenlerden.
Hazırım şimdi,
Baylar, ya da orada size her ne diyorlarsa,
İnançla, hakkaniyetle görev yapmak nasip olmamıştır
İnancı bilmeyenlere
Ve hakikati anlamayanlara,
Ülkenin üzerindeki göğü yakanlara.
İnancı bilmeyenlere
Ve hakikati anlamayanlara,
Ülkenin üzerindeki göğü yakanlara.