Presence [Turkish translation]

Kişi bizi kendi ölümüyle yüzleştirmek zorundadır

Eğer kendi sorunların varsa başkalarının mortalite sorunlarına yardımcı olamazsın.

Bu yüzden bir şeyleri halletmek zorundasın

Ve bu kitaptaki alıntıyı görene kadar bir şeyleri hallettiğimi düşünmüştüm,

Şüphesiz ki (alıntının) ne dediğini hatırlayacağım:

“Hayat, ölümün zıttı değildir; ölüm, doğumun zıttıdır. Hayat, bakîdir.”

Düşündüm ki, bu alıntı, bu konu hakkında duyduğum en derin kelimeleri içeriyordu ve bu gerçekten beni rahatlattı

Bu muhteşem durağanlığı hissettim... ve düşündüm ki, “Hepsi bu!”

Söyleyecek başka bir şey var mı?

Hayat bakîdir, öyleyse hayatın zıttı ölüm değildir; ama hayat bakîdir, karşıtı yoktur

Yani burada olan şey... sanıyorum ki sadece salt bilincin geride bıraktıkları, durağanlığın, sessizliğin...

Biliyorsun, bunlar şu anda aradığımız şeyler

Arıyoruz ya da arıyorduk.

Ve şimdi onu almaya daha yakınız

Onun çoktan burada olduğu biliniyordu; Aramak için bir şey yok, bakmak için bir şey yok; çünkü burada.

Ve hep burada olmaya devam edecek, sonsuza dek.

Sadece sen hayatını iyileştirebilirsin,

Sadece sen içini iyileştirebilirsin.

(Hayat, bakîdir...)