Bir kaçış denemesiydi -
Küstahça, aptalca, güpegündüz,-
Vologodski'de - ayaklardan
Dosdoğru kafanın dikine.
Ve atladık öte yana iki kişi -
Bir koşu ki - nefes nefese,
Muhafızların görüş mesafesinde,
Ha... bir de kar... ta belde.
Kıt'a örnek gösterilecek bir şekilde dizilmişti,
O yaşlı, testeremsi ses - "Dostluk" - diye uludu,
Ve aklına geliverdi kurşunun hikmeti,
Kulede gözü açılan üç silahlının.
Herkes yüzükoyun uzandı,
Burunlarını kara gömdü,-
Bizim ikimizin ardından ise
Kudurmuş köpekler geliyordu.
Dokuz gramlık yakıcı kör kurşunlar,
Yeriniz mi dardı o silahlarda?!
Biz arpacığın hedefinde kıvranıyorduk,
Sanki kazıktaymışız gibi.
Kıyıya kadar koşmamız gerek, hedefe değin,-
Ama yukarıdan, kuleden - kaderimiz çizilmiş:
Orada atıcıların hedefinde seğirtiyorduk -
Ne gülünç, tam komedi.
Dönüp de bir bakmalıyım,
Kimle çıktım yola,
Kimle ölüm riski aldım,
Kimle maceraya kalkıştım?!
Bir yerlerde karşılaşmış gibiydik,-
Biraz kendime gelir gibi olduğumda -
Hırıldadım: "İsim ne?
Kaçıncı maddeden içeridesin?"
Ama geç kalmıştım: kurşunlar ona
Çarpı işareti attı - enseye, bele, iki omuza,-
Bense koştum, düşündüm: ulaşabilir miyim?-
Ve fark etmedim bile olayın sıcaklığıyla.
Ben o zırtaboza,
Neden, dedim, arkada kaldın?
O ise yan tarafta
Beynini yere seriyordu.
Kendimi kaybetmiştim! - Kışlığım
Üstümde kurumuştu:
Çifteliler takırdıyordu,
Aynen savaşta olduğu gibi!
Göğüslere yapışırcasına tutundum taşa:
İtler yakınsa - sakın ha koşma!
Köpekler dilleriyle toprağı nemerttiler-
Ve dağılmış beyni yaladılar.
Ben de doğruldum,
Cenaze gibi bembeyaz,-
Ve baktım - ahbap, çavuş,
Hepsi beni bekliyor.
Tükürdüler cesede: "Geber, hayvan herif!
Ondan hayır yok:
Canlı yakalansaydı - bir ellilik,
Ölüsü - beş para etmez".
Ekibin önünde art-arda yürüdük,
Sonra - karları silkeleyip hücreye:
Onlar kendi mekanlarına döndüler - ödül için,
Ben ise yeni ceza almaya - kaçtığım için.
Önce ayak diredim,
Sonra vazgeçtim.
Tüm ekip dövdü beni -
Dinlenip dinlenip.
Aynı alemle boş yere korkutuyorlar,-
Her iki alemin de eli sopalı:
Öte yandan bindiriyorlar - ben bu yana,
Bu yandan bindiriyorlar - ben öte yana.
Gururumu iç çamaşırımın altına sakladım -
O diğer gururluların ise topuk yaladıklarını bile gördüm,-
Gittim hücreye yalamak için kendi yaralarımı,-
Olmadı, iyileşmediler - işte izleri.
Gidebilseydik keşke kıyı boyuna kadar,-
O ölen adam da öyle zayıf biri değildi,-
Onların eline ve
Köpeklerin patisine düşecek kadar.
İşte hikayenin sonu.
Av, avcısına koştu,
Kestiği gibi götürdü avcı
Kaçağın yarı-yüzünü.
Her şey boruların içinde, vanalar kapatılmış,-
Geceler boyu uluyorlar, çeniliyorlar.
Ne yapmalı? Yaralara, yaralara tuz basmalı:
Daha iyi hatırlanır böylece - varsın can acıtsınlar!