Şu hayattaki insanlık yarışından ayrılmak için çoğusu kafasına kurşun koydu, ne yazık onu onunla oydu.
Savaş oyunu bu, bu merhametsiz kuralları kim koydu?
Kalıplaşmış cümlelerin sonunu getiren oydu. Sirenleri deli çalıyordu.
Uzunca arayışlar sonucu kendini bulduydu sonra onu ondan çaldılar kayboldu.
Koca gözleri dolduydu.
Bir varlık dünyasında vardı yok olduydu, içindeki öfkeli kalabalığın sesini duyduydu.
Kendine bağıranlardan biri oydu.
Elinde bir pankart, koştuğu tek şart bildiği tek şey...
O an nasıl desem içi dolu doluydu.
Ah çekse dağlar oynar yerinden.
Bir dokunsan ağlar, dokunma yalnız bırak.
Bırak tutma elini (çek), sanar ki kırılır kemikleri.
Üç aşağı beş yukarı hissettiriyor hisleri hissettiğini.
Kısabilse keşke içte yükselen seslerden istediğini, fakat farkında onlar alacak ondan istediğini.
Yalnız bırak!...
Yalnız bırak yanında olmak istediğini, buna ihtiyacı var ama söyleyemiyor sana istediğini.
Hafif kağıtlarda ağır cümleler tutan eller hedeflemiş gözlerini sana doğru.
Elinde bir pankart, koştuğu tek şart bildiği tek şey.