Płoną góry, płoną lasy [Turkish translation]

Dağlar yanıyor, ormanlar akşam öncesi siste yanıyor.

Güneş bir günün dik yokuşunda yuvarlanıyor

Dağlar yanıyor, ormanlar yanıyor ama artık benim için değil

Mektuplarını özlüyorum, sözlerin sıcaklığını

Aramızdaki derin nehirden kurtul

En derin dere, en uzun kıyı

İçimizdeki şeytanı aramızdan at

Ve yine de seni bulacağım

Dağlar yanıyor, ormanlar alacakaranlık onları söndürmeden önce yanıyor

Yine gece geçecek, yine gün geçecek

Dağlar yanıyor, ormanlar yanıyor ama artık benim için değil

İtiraflarını özledim, uykunun sessizliğini

Aramızda en uzun yılı at

En gizli pişmanlık, en aptalca hata

İçimizdeki şeytanı aramızdan at

Ve yine de seni bulacağım