Ordinary Life [Turkish translation]

[Kıta 1]

Onun ağzındaki cennette, bir cehennem dili var

Bir tümseğe çarpınca onun dişlerini hissedebiliyorum

Boşaldığımda parmaklar direksiyondan çekiliyor

Boşaldığımda direksiyondan, boşaldığımda direksiyondan

David Carradine (Gibi), boşaldığımda öleceğim.

Kız sadece sakso çekiyor, ne yaptığımı bilmiyor

James Dean gibi, gençken öleceğim

Gençken öleceğim, gençken öleceğim

[Ön Nakarat]

Cennet biliyor ki bana anlatıldı

Seçtiğim hayata karşılık ödendi

Eğer yapabilseydim, hepsini takas ederdim

Bir hale için takas ederdim

Ve kız dedi ki senin için dua edeceğim

Ben dedim ki "Benim için çok geç"

Çünkü bence söylemek güvenli...

[Nakarat]

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

[Kıta 2]

Valhalla tüm haklıların yönlendirildiği yer

Moorhall tüm lanetlilerin tutulduğu yer

Kucağımda şeytan ve boynumda bir haç

Boynumda bir haç, boynumda bir haç

45'in üzerinde, Virajda bir drift yapacağım

20 dolar yap, uçurum kenarında uçacağım

Herkes dedi ki sonunda acıtabilir

Sonunda acıtabilir, fakat ben hiçbir şey hissetmiyorum

[Ön Nakarat]

Ve kız dedi ki senin için dua edeceğim

Ben dedim ki "Benim için çok geç"

Çünkü bence söylemek güvenli...

[Nakarat]

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

[Köprü]

Tüm melekler manastırda şarkı söylüyor

Ruhum LaFerrari'lerin içinde yanıyor

Baba, üzgünüm, baba, üzgünüm

Hale'ler sıradan hayatlara verilir

Hayır, ama bu sıradan hayat değil

[Nakarat]

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Bu sıradan hayat değil

Sıradan hayat değil

Woah-oh-oh, woah-oh-oh