Çöküp kaldı yokuşta,
ancak ehl-i yazgı çöküp kalır
istemem sana bulaşmasını ‘safsız’ın
uçan bir kırlangıca vereceğim seni.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil
hiçbir şey belirdiği gibi değil
çünkü hiçbir şey gerçek değil.
Akan bir dereye vereceğim seni
ya da mimoza kaplı toprağa
biri duruyor sen geçerken.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil
hiçbir şey belirdiği gibi değil
çünkü hiçbir şey gerçek değil.
Arabamdaydım, dönemece bakıyordum,
seni arıyordum.
Balkondan bakıyordum boşluğa,
arada bir bir geçenin doldurduğu…
yalnızca bir içe doğmaydı
hatırlatmak isterim ki sana
hiçbir şey göründüğü gibi değil
hiçbir şey belirdiği gibi değil
çünkü hiçbir şey gerçek değil.