Derin sembolleri olan bir tablosun,
Karanlığın derinliklerinden yumuşak, tatlı bir şekilde gelen senfoni,
Tenimi okşayan, akan bir şiirsin.
Bütün bu şeylerin içindesin.
Kalemden, yaydan ve fırçadan akmanı istiyorum,
Bir kağıt, sıkı bir tel ve tuvalle.
Ve bir de havadaki mürekkep ile, ışığını gölgelendirmek için,
Tıpkı güneşten gecenin karanlığına geçiş gibi.
Bu benim çağrım,
Ben sana aidim.
Bu benim çağrım,
Senin melodilerini söylemek için.
Bu benim çağrım,
Başka bir şey yapamıyorum.
Başka bir şey yapamıyorum.
Keşfedilmemiş bir filizin kokususun,
Sadece varyasyonlarını yazabileceğim,
Sade bir melodisin.
Beni yere serecek bir içki,
Kapıyı açabilecek anahtarsın.
El işaretiyle beni aralara nota serpiştirmeye çağıran,
Bilindik şarkıları söyleyen bir sesi duyduğum kapıya.
Bir yay ve tel, bir musluk ve bardak,
Gün geçene kadar beni akıtıyorsun.