Mina'da görülebilir
Benim hastalığım
Ama beni hasta eden oydu
Sonsuza dek...
Güneş ağlayan yıldızları tutuştururken
Gecenin kokulu entrikasına
Koyu kırmızı bir gül gibi dudaklarını öptüm
Bir Vestal heykeli gibi saf ebrulu rüyasına
Masumluğu koymaya kararlıyım
Tanrı'nın zerafetiyle süslenmiş
O yüzündeki gönül yarası dargınlığı körükleyerek veda ederken
Gelmek üzereydim o hoşçakal derken
Yüzüne bırakılan parçalanmış gönül yarası ile dolup taştı
Mina'da, ağza alınmaz
Düşünceler günlerimi ele geçiriyor
Ah Mina, ağza alınmaz
Düşünceler bana sahip
Artık itaat etmeliyim
En karanlık saat
Şafaktan önce derler
Hiçbir şey onun elinde olmadığında
Büyük yalnızlığı yayabilir
Bana musallat olan ateşin gölgeleri
Adının yükselen fısıltıları gibi
Şafak bir alacakaranlıktır
İhtiyaçlar zorunlu hale gelir
Mezardan fırladı, alevler içinde
Gecenin köründe yazılmış
Ve yanan rüzgara binmiş
Okuma zevkine vuruldu
Günahın vedası gibi yanıyor sözlerim
Bir aynanın içinden geçiyor
Zümrüt camın prensesi
Beni bir yudum daha yaklaştırdı
Aşkın berbat geçmişine...
Cehennemin öfkesi yoktur derler
Hayatın küçümsediği bir kadın gibi
Cennetteki Yargıç ve jüriler
Kadını zincire vurmak için katıldığında
Zorla erdem ile, Onun gizli ihtiyaçları
Sıcak gecelerde, fırtınalı ısırıklar ile
Selden sonra ona cenneti verdim
Gecenin köründe yazılmış
Ve yanan rüzgara binmiş
Okuma zevkine vuruldu
Günahın vedası gibi yanıyor sözlerim
Verona, Marishka, Aleera
Eski gelinler ve her şeyin tanrıçaları
Her zaman onunla olma dileklerimi bağışlayın
Sonsuza kadar veya denizler ne zaman hatırlarsa...
Benim gözümde Afrodit
Mars olarak (dudaklarını yatıştıran)
Bu kıyıları nefret savaşlarıyla yırttım
Paris'imiz kaderini ıslatmadan önce
Helen'de biri hata bulabilir
Çekici trajedide
Sonsuzluk için...
Hala Mina için aşk hastasıyım
Ben hala onun için aşk hastasıyım