Lost Cause [Turkish translation]

[Giriş]

Bir şey var

[Kıta 1]

Bir şey olacakmış gibi hissediyorum

Zamanın izini kaybediyorum sanki (Zamanın, zamanın)

Cidden hiç umrumda değil şu an, ama belki sorun olmaz

O gün orada bile değildin

Seni bekliyordum (Seni)

O günün bardağı taşıran son damla olduğunun farkında mıydın, merak ettim

Ve sana çiçekler yolladığımı hatırlıyorum

Umrunda oldu mu ki hiç?

Duşa koştun ve çiçekleri merdivenlerde bıraktın

Ooh-ooh-ooh, ayy-ayy-ayy, oh-oh

[Nakarat]

Kendi pisliğinde boğulursun sanmıştım

Ama kahretsin, yanıldım

Umutsuz nir vakadan başka hiçbir şey değildin

Ve bu eskiden olan hiçbir şeye benzemiyordu da

Tam bir haydut olduğunu düşündüğünü biliyorum

Ama işin gücün yok

Umutsuz bir vakadan başka hiçbir şey değildin

Ve bu eskiden olan hiçbir şeye benzemiyordu da

Tam bir haydut olduğunu düşündüğünü biliyorum

Ama işin gücün yok

[Kıta 2]

Utangaç olduğunu düşünürdüm eskiden

Ya da belki aklından hiçbir şey geçirmiyordun

Belki de her zaman kendini düşünüyordun

Eskiden keşke benim olsan derdim

Ama bu gerçekleri idrak etmemden çok önceydi

Senin gibi birini nerede arasan bulurdun

Gayet kolayca (Gayet kolayca)

[Köprü]

Bana hiç çiçek vermedin

Keşke umrumda olmasaydı

Saatlerdir ortalıkta yoktun

Her yerde olabilirdin

Nihayet büyüdüğünü sanmıştım

Fakat yanıldığımı kanıtladın

[Nakarat]

Umutsuz bir vakadan başka hiçbir şey değildin

Ve bu eskiden olan hiçbir şeye benzemiyordu da

Tam bir haydut olduğunu düşündüğünü biliyorum

Ama işin gücün yok

Umutsuz bir vakadan başka hiçbir şey değildin

Ve bu eskiden olan hiçbir şeye benzemiyordu da

Tam bir haydut olduğunu düşündüğünü biliyorum

Ama işin gücün yok

[Çıkış]

Sana ne söyledim?

O kadar boşvermiş olma

Artık yüzleşme vakti

Sana ne söyledim?

O kadar boşvermiş olma

Artık yüzleşme vakti