Bu bizim son elvedamız,
Aramızdaki aşkın ölüşünü hissetmekten nefret ediyorum.
Ama bitti,
Sadece bunu duy ve gideceğim;
Bana yaşamak için çok şey verdin,
Bilemeyeceğin kadar çok şey...
Pekala, bu bizim son sarılışımız,
Sürekli hayal kurup, yüzünü mü görmeliyim?
Neden bu duvarı aşamıyoruz?
Tatlım, belki de bunun sebebi seni yeterince tanımadığımdandı.
Öp beni, lütfen öp,
Ama öyle bir tutkuyla öp ki, bebeğim, ve avuntu olmadan,
Oh, biliyorsun bu beni çok sinirlendiriyor, çünkü biliyorum vakti geldiğinde,
Seni sadece ağlatacağım, bu bizim son elvedamız.
"Hayır, bu bana olamaz" mı dedin?
Ve aceleyle telefona mı koştun?
Peki, aklının gerisinde tanımadığın bir ses,
"Belki de, onu o kadar tanımıyordun,
Onu o kadar da tanımıyordun,
Oh, tanımıyordun," diyor muydu?
Pekala, kilisenin kulesindeki çanların melodisi,
Kalbimdeki ipuçlarını yakıyor.
Çok düşünüyorum, onun yumuşak bakışlarını, ve anıları,
İşaret veriyor, bitti, bitti.