Üzerinde gölcüklerin, vadilerin
Dağların, ormanların, bulutların, denizin
Ötesinde güneşin, ötesinde göklerin,
Yıldızlı kürelerin sınırlarının ötesinde
Ruhum; sabırsız, atak, devinip duruyorsun,
Usta yüzücü gibi, suda kendinden geçen
Aşıyorsun kıvançla sonsuzluğu, derinliği
Tarifsiz, diri, canlı bir şehvetle..
Git, yüksek kayalarda yıka, arıt kendini,
Bu marazlı yerlerde durma, uzaklara uç,
Arınmış, tanrısal bir hayat suyu gibi iç
Billur mavilikleri dolduran saf ateşi
Ne mutlu sana, sisli gövdemize adanan
Hüznü, bunalımları geride bırakarak,
Sert bir kanat vuruşla kalkıp havalanarak
Dingin, duru kırlara doğru atılan insan!
Ne mutlu, fikirleri tarla kuşları gibi
Sabah vakti, gökyüzüne doğru özgürce kanatlanan,
Tepelerden yere bakan ve zahmetsizce anlayana
Çiçeklerin ve dilsizlerin dilini!