Bir zamanlar, yıllanmış bir efsane vardı,
Çok çok eskide kalmış günlerin zamanında:
Sokaktaki bir atın takırdayan ritmi eşliğinde,
O belirdi bir hayalet gibi, sislerin içinde.
Onun buraya yöneldiğini hissedebiliyordum,
Hava fırtına esintileriyle dolmaya başlamıştı.
Eğer kehanet gerçekten soğuk rüzgarlar estiğinde açıklanıyorsa:
Seni uyarıyorlar, dikkat etmen için.
Hayır, vahşi olan evcilleştirilemez,
Alevin Koruyucusu.
Onun hangi hayra alamet olduğunu merak ediyorduk:
Böyle sislerin içinden belirip gelirken.
Kırbacını şaklattı ve yumruğunu salladı:
O lanetliydi, ben ise büyülenmiştim.
Yüzünü görmüş olmanın nazarıyla,
Gerçeğin yansımasından, pus ve duman arasında...
Göz gözü görmez bu kara esrarda:
Bu illüzyon oyunun bir parçasıydı.
Hayır, vahşi olan evcilleştirilemez,
Alevin Koruyucusu.
Ne dilediğine dikkat et,
Ve dilediğin şey kapını çaldığında,
İhtiyacın olan şey olduğundan emin ol, bir tür fantazi olduğudan değil:
Sana sonsuza ve ötesine kadar musallat olacak.
Dileğinin ihtiyacın olan bir şey olmasını sağla,
Sana sonsuza ve ötesine kadar musallat olacak bir tür fantazi olmasını değil.