Oh, vursun güneş yüzüme
ve yıldızlar doldursun düşlerimi
Ben hem zamanın hem de uzayın yolcusuyum,
geldiğim yerde olmak için tekrar
Oturmak için soylu ırkın büyükleriyle,
bu dünyanın nadiren gördüğü
Günlerden bahsederler, oturdukları ve bekledikleri
ve her şey ortaya çıkacak
Kıvrak lütuflu dillerinden, sohbet ve şarkı,
kulağımı okşayan sesleriyle
Ama bağlayamadım duyduğum bir kelimeyi bile
hikaye ise oldukça açıktı
Oh, ooh
Oh, uçuyordum... anne, inkar etmek yok
Uçuyordum, inkar yok, inkar yok
Gördüğüm her şey kahverengiye dönüyor,
güneş toprağı yakarken
Ve gözlerim kumla doluyor,
tararken bu boşa harcanmış toprakları
Bulmaya çalışıyorum, nerden geldiğimi bulmaya çalışıyorum
Ey, iz bırakmayan fırtınanın pilotu,
bir rüyanın içindeki düşünceler gibi
Beni götüren yolu kim sakladı
sarı çöl görüntülerinin yerine
Yaz ayının altındaki *Shangri-La'm,
Döneceğim tekrardan
Haziran ayında yüksekte süzülen toz kadar emin,
geçerken Keşmir'den
Ah, dört rüzgarın babası,
yelkenlerimi doldur, yıllar denizinin öteki tarafına
Hiçbir hazırlık olmaksızın, açık bir yüz dışında
korku boğazları boyunca
ohh
Ben yolumdayken, yolumdayken, evet
Gördüğümde, kaldığın yolu, gördüğümde - evet
Ooh, evet-evet, ooh, evet-evet, düştüğümde...
Ooh, evet-evet, ooh, evet-evet, düştüm ben, çok aşağı
Ooh, bebeğim, oooh, bebeğim, seni oraya götürmeme izin ver
Seni oraya götürmeme izin ver. Seni oraya götürmeme izin ver