Ah, bırak güneş vursun yüzüme
Ve yıldızlar süslesin düşlerimi
Zaman ve uzay yolcusuyum ben
Geldiği yere dönmeye çalışan
Soylu ırkın büyükleriyle oturmak için
Bu dünyanın pek ender gördüğü
Oturup bekledikleri günlerden konuşurlar
Gün gibi açık olacak her şey
Konuşurlar şarkılarda oynak, zarif dilleriyle
Sesler okşar kulaklarımı
Duyduğum tek bir sözü bile yoramadım hiçbir şeye
Ne de açıktı oysa hikaye
Ah, güzelim, görmüyordu gözlerim
Ah, evet, anne, inkar edemem
Ah, evet, kör olmuştum
Anne, anne, inkar edemem,edemem
Kararıyor baktığım her şey
Kavururken yeri göğü güneş,
Ve kumla doluyor gözlerim
Bu ipince yoldayken gözlerim
Nasıl bulurum, nasıl bulurum geldiğim yeri
Ah, iz bırakmadan geçen fırtınanın kaptanı
Tıpkı düştekiler gibi
Beni oraya götüren yolu terk et
Akar gider sarı kum çölleri
Yazın ay ışığının altındaki Shangri-la gibi tıpkı
Döneceğim yine
Kum fırtınası yakaladığında seni
Yola çıkıp arayacağım Kashmir'i
Ah, dört rüzgarın babası şişir yelkenlerimi
Aş yılların denizlerini
Hazırlıksız ama açık bir alınla
Geçerek korku geçitlerini
Ah, dilediğimde, çıktığımda yoluma
Ayaklarım çeler aklımı kal diye
Ah, evet ne yazık ki aşağılardayım ben
Ah,evet ne yazık ki aşağılardayım ben,öyle aşağılardayım ki
Ah,güzelim
Götüreyim seni oraya