Il monolocale [Turkish translation]

Her gün gazete alıyorum ben,

sinema ve spor için değil sadece,

bir de tek odalı daire aramak için,

öyle dört dörtlük konfor da istemez;

çünkü bir eve götürmek istiyorum seni

ve gerçek bir yatağa benimle birlikte.

Dokunsalar ağlayacağım!

“Satılık”

ve bilmem kaç bin lira kapora.

Varsa yoksa “satılık”!

“Satılık”!

Olacak şey mi ya!

Söylemedim sana daha: Dayım,

artık ödünç vermiyor dairesini.

Kapıcı kadından utanıyormuş,

gözünü morartamam ya adamın.

Üzülüyorum, evsiz kalıyor böyle bir aşk…

Özellikle, biliyorsun, senin için üzülüyorum.

Gözü çıkası

dayım!

Pinti, nankör, düzenbaz!

Hepsi “satılık”mış!

“Satılık”!

Başımızı sokacağımız bir göz ev bile yok “kiralık”!

Sen naziksin, ama onuruma dokunuyor

hala evinden faydalanmak.

Alışverişe göndermek zorunda kalıyoruz anneni,

sana biraz sarılıp benim olduğunu hissetmem için.

Hep sarılmak istiyorum sana, canım aşkım,

uzun süre yalnızca seninle birlikte kalmak.

Dokunsalar ağlayacağım!

“Satılık”!

Olacak şey mi ya!

Ne yazık ki, “satılık”!

“Satılık”!

Çok basit bir hayal sonuçta.

“Satılık”!

“Satılık”!

Olacak şey mi ya!

Ne yazık ki, “satılık”!

“Satılık”!

Çok basit bir hayal sonuçta.

Bir demet çiçek,

perdeler, renkler,

beyaz bir divan, ben oturmuşum seninle.

Sabah güneşi,

yan yanayız yatakta;

sevişmeden sonra, bir kahve içiyoruz.

Bir demet çiçek,

perdeler, renkler,

beyaz bir divan, ben oturmuşum seninle.

Sabah güneşi,

yan yanayız yatakta;

sevişmeden sonra, bir kahve içiyoruz.

Bir demet çiçek,

perdeler, renkler,

beyaz bir divan, ben oturmuşum seninle.

Sabah güneşi,

yan yanayız yatakta;

sevişmeden sonra, bir kahve içiyoruz…