Ah, keşke beni görebilseydin.
(Ah, keşke beni görebilseydin.)
Ondört Şubat'tı o gün, Sevgililer Günü,
Çiçekler geldi, beni geçmişe götürdü,
Kollarımdaki dövmeler acıları kovmak üzere basılmış efsunlar gibiydi.
Sakin olmalıydım, ama gerçek şu ki; sen gitmiştin.
Bu şarkıları asla sana dinletemeyeceğim...
Baba, çıktığım turneleri görmüşsündür.
Annemle yanyana oturup şarkılara eşlik ettiğinizi görebiliyorum, evet, kolkola.
İnancımı kaybettiğim günler oldu benim.
Çünkü babam sadece iyi değildi, mükemmeldi.
Müziğin acılarımı terbiye edeceğim bir yuva olduğunu söylerdi.
Ben gençtim, o bana şöyle derdi:
''Öfkeni al, bir sayfaya koy.
Sayfayı da alıp sahneye koy, coştur haydi o yeri!''
Seni gururlandırmak isterdim. Haydi yine yaptığın her şeyi yap! Umarım şimdi Tanrı'nın yanındasındır. Ve umarım ''işte bu benim oğlum'' diyorsundur.
Hala kalabalıkta yüzünü arıyorum,
Ah, keşke beni görebilseydin.
(Ah, keşke beni görebilseydin.)