ağaçlar güzel sonbaharları içinde
ormanda patikalar kuru
suda durgun bir gökyüzü yansıyor
Ekim'in alacakaranlığı gelince
elli dokuz kuğu
suyun üzerinde taşların arasında duruyorlar topluca
bu benim on dokuzuncu sonbaharım
onları saydığım günden beri
birden uçtuklarını gördüm
bölünmüş büyük dairelerde
döne döne uzaklaşıyorlar
sesli kantları üzerinde
gördüm onları, ışıklı yaratıkları
öyle üzgün ki yüreğim şimdi
ilk kez bu kıyıya geldiğimden beri
her şey değişmiş
kafamın üzerinde onların kanat çırpışlarını duyabilirdim
o zaman onları dinleyerek daha yavaş adımlarla yürürdüm
durmadan geliyorlar sevişen çiftler
soğuk dost akıntıları izliyorlar
yelken açarak yeniden yükseliyorlar havaya
yürekleri yaşlanmamış
tutku ve keşif onlara eşlik ediyor
her nereye uçup giderlerse
ama şimdi yavaşça kayıyorlar suyun üstünde
gizemli ve güzel
o sazların arasına yuvalarını yapıyorlar
o gölün kıyısında
insanların gözlerine zevk taşıyorlar
yarın sabah uyandığımda
onların oradan uçup gittiği mi göreceğim?