Haykırdım: "Siz kafayı mı yediniz? -
Satrancın prestijini yerle bir ettiniz!"
Bizim spor dairesinde dediler ki bana:
"Öyle mi, harika, o halde sen savun bakalım!
Ama kafandan çıkarma, Fisher çok parlaktır,-
Gece satranç tahtasıyla uyur - ondan kuvveti,
Temiz oynar, hatasız..."
Mühim değil, ben de kolay lokma değilim,-
Yedekte tuttuğum bir at hamlem mevcut.
Vay benim çelikten kaslarım,
Tuttu mu bırakmayan parmaklarım!
Ah, işlemeli, oymalı
Tahtadan kaleler.
Bir futbolcu dostum, ders verdi: "Korkma,-
Böyle bir partnere alışık değil o.
Kanatlardan merkeze, endişeye mahal yok,
Kenarlardan oyna - dikine!.."
Uzanıp hazırlandım koşuya, yüz metreye,
Banyoda kilo attım, mükemmel bir uykudayım,
Hokey antremanı vardı...
Kısacası, bu hazırlıktan sonra -
Onu mat etmeden de harcarım.
Ah, benim güçlü avuçlarım,
Sırtımın sağlam kasları!
Ah benim atlarım, atlarım,
Ah, benim sevgili fillerim!
"Acele etme, ve en önemlisi, kamburunu çıkarma,-
Boksör benimle sohbet ediyor.-
Yakın dövüşe girme, vücuda çalış,
Unutma, en kuvvetli yanın - direktlerin".
Ortada satrancın şeref ve şanı var -
Yenilgiden kaçışı yok onun:
Biz Tal ile on parti oynadık -
Prefe, Black Jack ve bilardo,-
Tal dedi ki: " böylesine güvenilir!"
Ah, belirgin kaslar!
Kuvvetli deltoidler!
Onun yeğni taşları ne ki,
Şu atlar ve filler!
Diğerleri için kapalı olan o büfede,
Ahçı beni sakinleştiriyor: "Ürkek olma!
Sendeki bu iştah ile -
Atlarını bir lokmada yersin!
Uzun yolun başında biraz oturup bekle -
Heybeni azıkla doldur.
Paskalya pastasını iki kişilik hazırla:
Bu Schiffer - bir dahi olsa da,- *
Çekinmeden yiyecek kadar çılgın değil!"
Ah, biz çetin cevizler!
Tacı getireceğiz biz!
Piyon olarak yatıyorum,
Ve bir vezir olarak kalkıyorum!