Çöl bir karayolunda seyrederken,
Rüzgar darmadağın ediyor beni;
'Colitas'ın rahiyasını saçaraktan..
Mehtap.. Sahipsiz ay..
Uzakta,
Bir ışık parıldamakta..
Diyorum ki,
Gece uyuyayım..
Girişteydi bir kadın,
Ve zil çalmaktaydı..
Derken dedim kendi kendime:
Cehennem ya da cennet burası!
O bir mum tutuyor,
Yolu aydınlatan;
Bir ses vardı koridorda,
Şu anlama geliyordu dedikleri:
Otel Kaliforniya'ya hoş geldiniz!
Ne kadar güzel bir yer!
Ne kadar güzel bir yer!
Otel Kaliforniya'ya hoş geldiniz!
Ne kadar güzel bir yer!
Ne kadar güzel bir yer!
Ve kadının yanında,
Parlayan bir Mercedes vardı,
Etrafında arkadaşlarım dediği
Yakışıklı erkeklerle..
Ağır ağır dans ediyorlarken
Yaz parfümlerinin
Kokusundan başka
Yoktu hatırlanılacak bir şey..
Kaptana sordum
Şarap servisi hakkında;
Ve bana dedi ki:
Altmışdokuzdan beri yokmuş içkisi..
Adımı çağıran sesler
Uyandırdılar beni sonradan,
Geceleri şunu söylemek için:
Otel Kaliforniya'ya hoş geldiniz!
Ne kadar güzel bir yer!
Ne kadar güzel bir yer!
Otel Kaliforniya'ya hoş geldiniz!
Ne kadar güzel bir yer!
Ne kadar güzel bir yer!
Tavanda bir ayna,
Buz üzerinde şampanya,
Üstüne kadın dedi ki: 'Hepimiz mahkumuyumuz
Kendi irademizin'.
Ve ana odalarda
Partiler yapılıyordu,
Bir canavar* vardı burada,
Ama onun hakkından gelemediler..
Son hatırladığım
Kapıya koşmuştum.
Yolunda bir mum görmüştüm
Geldiğim yerin..
'Rahatla' dedi kapı görevlisi.
'Benim işim sadece ağırlamak.
İstediğin zaman ayrılabilirsin,
Ama ben hep kapıdayım'.
Otel Kaliforniya'ya hoş geldiniz!
Ne kadar güzel bir yer!
Ne kadar güzel bir yer!
Otel Kaliforniya'ya hoş geldiniz!
Ne kadar güzel bir yer!
Ne kadar güzel bir yer!