Evlat dedi.. sen hiç dünyayı gördün mü
eğer görebildiğini söyleseydim bana ne derdin
sadece bu silahı taşı, bedelini alacak olsan bile
dedimki: kulağa hoş geliyor..
Siyah postallar parlak kumsala bastı
saçımı kestiler ama güzel oldu
Yürüyoruz ve şarkı söylüyoruz
Hepimiz arkadaş olduk ve nasıl savaşacağımızı öğrendik
Savaşın kahramanı.. evet o ben olacağım
eve döndüğümde benimle gurur duyuyor olacaklar
yapmam gerekiyorsa bu bayrağı mezara taşıyacağım
çünkü bu bayrak benim sevdiğim bayrak
çünkü o benim güvendiğim bayrak
kapıyı tekmeledim ve komutlarımı haykırdım
çocukları.. çocukları ağlatıyorlardı ama ben adamımı aldım.
bir çantayla onu uzağa götürdük
ailesinden uzağa arkadaşlarından uzağa
çocuklar.. giysilerini çıkardılar ve onun eline çişlerini yaptılar..
onlara durmalarını söyledim ama sonra onlara katıldım
silahlarla ve coplarla bende vurdum onlar gibi
bir kez değil.. defalarca.. defalarca
Savaşın kahramanı.. evet o ben olacağım
eve döndüğümde benimle gurur duyuyor olacaklar
yapmam gerekiyorsa bu bayrağı mezara taşıyacağım
çünkü bu bayrak benim sevdiğim bayrak
çünkü o benim güvendiğim bayrak
O kız.. Kurşunların ve sisin içinden bize doğru yürüdü
ona durmasını söyledim. Orada kalması için yalvardım
Ama devam etti..
silahımı aldım bende.. uzaklara ateş ettim..
fişekler dumana doğru savrulmaya başladı
artık kumlarda kan var ve kum onları emiyor..
ve o kız elindeki bayrakla yere yığıldı..
Kar gibi bembeyaz bir bayrak..
Gördükleri bir savaş kahramanıydı
sadece madalyalar ve çizikler, bu yüzden gurur duyuluyor benimle
O bayrağı eve getirdim ve şimdi üstü tozlarla kaplı
Ama o bayrak benim sevdiğim, güvendiğim tek bayrak..
Evlat dedi. Sen hiç dünyayı gördün mü?
şeyy.. görebildiğini söylesem bana ne derdin?