İlk kez hesaplaşıyorum kendimle
Tuhaftır kalemi,kağıdı ve seni onca sevmeme rağmen
Sana ilk kez yazıyorum
Şimdi sen yoksun,seni düşünmek var
Çocukken de seni düşünürdüm her gece
Radyo dinler,şiir yazardım
Her Çarşamba pazara giderdik annemle
Babam maaş aldığında baklava yerdik
Dondurmayı da çok severdik
Ablam üç top yerdi,ben iki top
Yalnızca bu yüzden kavga ederdik
Oysa hayatımın vazgeçilmeziydi ablam
Onun da yüzü hiç gülmedi,hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını
Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar
Hüznümü büyüttüm o günden beri,kendimi değil
Gözlerimde hala bir çocuk ağlar
Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar bir tohumun özlemiydi çiçeğe
Ve hala kulaklarımda annemin sesi
Bitirsen şu okulu,bir işe girsen
Şiirle karın doymadığı doğruydu
Bak Cemil okudu mühendis oldu
En güzel kızıyla evlendi Üsküdar'ın
Evini de aldı arabasını da
Bense bağlama çalardım kendi halimce
Sesim güzelmiş öyle derlerdi
Nereden bilirdim hep hüzün türküleri söyleyeceğimi
Hayat bana yalan söyledi
Hayat bana yine yalan söyledi
hayat bana yine yalan söyledi
o en güzel yıllarım, acılara yenildi
Mektuplar yazardım Almanya'daki abime
Okulu bitireceğime söz verirdim
Masum düşlerimin o en sürgün adasında
Bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar
Ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi
Ayaklar altında nasıl ezilirse umut
Benim de güneşimi işte öyle çaldılar
Öyle tutsak aldılar sevinçlerimi
Sensiz geçen her günü hesabıma yazdılar
Şimdi öyle uzak ki çay içip,simit yediğimiz o günler
Kardeşine karne hediyesi uçurtma yaptığım günler öyle uzak
ki
Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin ekmek tanesine kanat çırpması
Ve bir anne duası kadar içten sevmiştim seni
Fener stadında beşiktaş maçı ve parasızlığımız devam
ederken
Bütün mavilerimi sana vermiştim
Kaybetmek alnıma yazılmış sanki,olmadı bitanem
Hayat bana yalan söyledi
Hayat bana yine yalan söyledi
hayat bana yine yalan söyledi
o en güzel yıllarım, acılara yenildi
Babanın tayini çıkıp da gittiğiniz o kış
Yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza
Sana söyleyemedim ama işten ayrılmıştı babam
Kapanmıştı çalıştığı lokanta
Senet zamanları daha bir çökerdi omuzları
Ve akşam trenlerinin işçi yorgunluğuyla daha bir uzardı
raylar
Sitemlerim bile eğlenmişti hayata
Öfkeli bir yanardağ isyanlara uyanmıştı
Üstelik sen de yoktun artık
Oysa yalnızca sen öpmüştün gözlerimi
Bir yanı hep eksik kalmış çocukluğumun
Aslında her insan biraz yenikti hayata ve biraz küskün
Son trende kaçınca son istasyondan öyle kalakalırdık
Yorgun ve üzgün
Kendime düşmanlığım bu yüzden
Hep kendime pişmanlığım
Şimdi her şeyim yarım
Fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum
Bir silahım olsaydı bir silahım
Yoksulluğu şakağından,kaybetmeyi kalbinden
Ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum
Düzmece duygular harcım değildi
Uzak denizlerin fırtınasıydım
Karlı dağların kekliği
Yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum
Şimdi ne sen varsın ne o eski sevdalar
Olsun üstüme devrilse de bu sağır karanlık
Akşam olur şairlere gün doğar
Bir kerecik söyle demiştin
Söyleyememiştim hani
İşte şimdi söylüyorum
Seni Seviyorum