Bu hayatta ne yaptığımı sorarsan, arkadaşım,
tek söyleyebileceğim şu: ben de bilmiyorum ki.
Çok acımasız bir çağda yaşıyoruz,
şehir hayvanları olmuşuz.
Ama biliyorsun ki, her gece, uyumadan önce ben,
her şeyini büyük annesinden alan ben,
Tanrı’ya dua ediyorum;
rutin bir alışkanlık gibi gelebilir sana,
ama huzur veriyor bana.
Emin olarak, var olduğundan
bir gerçekliğin, benim bu kavrayışımı aşan.
Büyü de diyebilirsin,
benim için şimdi onun adı evren.
Yumruklarımı sıkıp gene de gülüyorum,
çünkü hayat, bundan ibaret;
bir gün bir başka hayat çıkagelirse,
kendime söz verdim:
Şehirde yaşamayacağım o hayatı!
O yüzden,
her günün olumlu yanına bakıyorum;
hem ne işine yarar ki insanın,
sabah uyanıp bugün iyi geçmeyecek demesi?
Fazla iddialı bir şey, bir hakikati öngörme.
Bu hayatta ne yaptığımı sorarsan, arkadaşım,
tek söyleyebileceğim şu: ben de bilmiyorum ki.
Çok acımasız bir çağda yaşıyoruz,
bu budala şehirlerde.
Ama eminim var olduğundan
bir gerçekliğin, benim bu kavrayışımı aşan.
Ütopya da diyebilirsin,
benim için şimdi onun adı evren.
Yumruklarımı sıkıp gene de gülüyorum,
çünkü hayat, bundan ibaret;
bir gün bir başka hayat çıkagelirse,
kendime söz verdim:
Şehirde yaşamayacağım o hayatı!
Her günün olumlu yanına bakıyorum;
hem ne işine yarar ki insanın,
sabah uyanıp bugün iyi geçmeyecek demesi?
Fazla iddialı bir şey, bir hakikati öngörme.
bir hakikati,
bir hakikati,
bir hakikati…