Yağmurla temizlenen tarlalardan
Göllerden ve ormanlardan
Sessizlik içindeki somurtkan tepelerden
Bilinmeyen insani bir acı yok
Karanlık sisi görebilirsin
Uyuyan saltanatının üzerinde
Sis kıvrılıyor burada,
Dünyanın yüzeyini kaplayan kabuk üzerinde
Cehennemi saran nehrin tozlu sahili
Çamurla hazineler karışmış
İnsan yapımı labirent
Bıktırıcı, bitmez, hastalıklı
Sıcaklığı olmayan ateş
Boşluk pis bir kokuyla dolmakta
Işıksızlık burayı çepeçevre sarmakta
Burası asla tamamıyla aydınlık olmayacak
Bu yer sonsuza dek korku tarafından ele geçirildi
Görünen sabah güneşinin
Manasızlık bu kötü niyetli hırsı besleyecek
Burada yeraltı yumurtaları var
Soğuk sisin altında
Onların arzusuyla hayatın kıvılcımı tekli parmaklıklarla söndürüldü
Hücrelerinde kendilerini hapsetmişlerdi
Kendi izole mezarlarında
Her mezar solucanının kendi kendini tehdit ettiği yerde
Midgard'ın yılanı gibi
Kıvılcım kül rengi bir beze sıçradı
Sis onu içine çekti
Taştan bulutlar bu alt gökyüzünü doldurdu
Tabutun taş kapağı, kapalı.
Kaplanmış yaratıklar kör talih tarafından mahkum edilmedi
Ve sadece kasvetin olduğu yerde
Aklı başında bir fikir kırıntısının olmadığı yerde
Dünyanın bile ölmeyi beklediği yerde
Şehrin hayaleti soldu
Bu ilahi yerden
Buradan
Dokunaçlar ayrıldı
Bu sisin son casusları
Kırılmaz çemberin hatırası gibi
Bu cennetin çirkini
Gün ışığının alevinde