Şu çalılığın eriştiği yerde
mutfak olur,
sabah güneşini alır böylece.
Şimdi kepimin olduğu yerde,
şurada, yatak odası
ve su birikintisi yönünde
banyomuzu yaparız.
Hadi gir, kendi evin,
kendi evin güller arasında.
Bak, ilk maaşımı alır almaz,
ilk duvarı çıkarız,
evini — söz sana!
Şimdi otur buraya,
şöminemizin olacağı yere
ve o anı düşün: bütün bu insanlar
yakınımızdan geçseler de,
artık hiçbir şey görmeyecekler.
O kapı bir hayal değil,
sağlam, ahşaptan.
Saklama elini,
saklama göğsünü,
şimdi kimse yok artık
kimse yok —
şimdi kimse yok artık.
Motosikletten yatağımızı alıyorum —
Yere seriyorum bezi,
şimdi göğe çevir gözlerini
ve söyle bana ne kaldı gün batımına?
Karanlık lazım bu noktada,
sarılmak istiyorum sana.
Üzüntü — dağılıp gidiyor dumanla,
yalnızca kokun kalıyor geriye,
teninin kokusu,
arkamızda yıldızlı fon
ve belli belirsiz bir sızı,
ama yok oluyor soluğuyla —
soluğuyla aşkının