Dicen [Turkish translation]

Diyorlar ki soğuk sana eşlik edermiş

Ruhundaki kar dağları örtebilirmiş

Ayın karanlık yüzü senin evinmiş

Derler ki her göz kırpışta

Tanrı'yla konuşur ve cehenneme inermişsin

Sana verdikleri zarar içten içe yakarmış

Sana asla vermedikleri öpücüğü vermeye cesaret ediyorum

Senden ayırdıkları kalbi sana geri verebilirim

Hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye

Hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye

Uh-uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh-uh-uh

Diyorlar ki temasından kaç

Seni öpen herhangi biri o an aşık olurmuş

Sonra iz bırakmadan ortadan kaybolurmuşsun

Diyorlar ki adımlarının gök gürültüsü

Gelecek hatanın afetinin alarmıymış

Senden korkmalarını yok sayıyorum

Tüm kalkanlarını parçalamaya cesaret ediyorum

Gülüşünü sana geri verebilir ve dünyayı durdurabilirim

Hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye

Hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye

Uh-uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh-uh-uh

Bırak hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye (Nasıl?)

(hayat seni aydınlatsın)

Bırak hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye

Hayat seni aydınlatsın, dünya alışsın

Gözlerinin benim için nasıl ışıldadığını görmeye (eh,eh,eh, nasıl?)

Uh-uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh-uh

Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh-uh-uh