Death [Turkish translation]

Son nefesini ben alacağım

Ve ben senin son pişmanlığın olacağım.

Soğuk kan kararmış kalbime geliyor

Ayırıyor her ruhu parçalayarak.

Ölüm elçisi

Ustalıkla savuruyor insanoğlunu yıkan tırpanını

Ölüm elçisi

Bekletiyor bıçağını yıkım için

Günah haz verir bana

Sürükleniyorum krematoryumuma*

Mezarın bekliyor seni burada

Hoşgeldin benim ayinime

Ölüm elçisi

Ustalıkla savuruyor insanoğlunu yıkan tırpanını

Ölüm elçisi

Bekletiyor bıçağını yıkım için

Ölüm bir fırtınanın ardından çıkagelir

Bozguna uğratır insanoğlunu

Yok hiçbir kaçış bu

İnsanlığın musibetinden

Ölüm bir fırtınanın ardından çıkagelir

Döneriz tanrıya ve yakarırız

İnkar ederiz yüz çevirdiğimizi

Gökten gelen bu intikama

Ölüm bir fırtınanın ardından çıkagelir

Kalmadı vakit ne yerinmek için

Ne çeyreklik ne de firar için

Yok hiçbir savunum yolu

Ölüm bir fırtınanın ardından çıkagelir,

Kabullendiğimiz dehşet anında.

Seslerimiz işitilmiyor artık

Yapacağı şey acımasız

Ölüm bir fırtınanın ardından çıkagelir

Bozguna uğratır insanoğlunu

Yok hiçbir kaçış bu

İnsanlığın musibetinden

Ölüm bir fırtınanın ardından çıkagelir

Döneriz tanrıya ve yakarırız

İnkar ederiz yüz çevirdiğimizi

Gökten gelen bu intikama

Ölüm elçisi

Ustalıkla savuruyor insanoğlunu yıkan tırpanını

Ölüm elçisi

Bekletiyor bıçağını yıkım için

*, Krematoryum: Ölü bedenlerin yakıldığı yer, yakmalık.