Bir aşk var kumun içinde,
istediğim bir aşk,
aramadığım bir aşk,
sonra yitireceğim için.
Bir aşk var pencerede,
yıldızlarla kaldırımın arasında,
vaatler arayışı içinde değil
ve istediği şeyi veriyor sana.
Unuttuğum şeyler,
unuttuğum şeyler,
unuttuğum şeyler bunlar.
Bir aşk var tutuşan,
fark ettiğin an,
tek (aynı) talih,
iki sesle haykırılacak olan.
Bir ısıölçeri var kalbin,
artık hiç uymadığımız,
bir acı bildirisi,
dertlerin ortasında bir yol.
Unuttuğum şeyler,
unuttuğum şeyler bunlar.
Burada, ‘Dokunulmazlar’ bölümünde,
hayatın bize dev gibi göründüğü,
artık aramadığı ve istemediği için,
artık inanmadığı ve uyumadığı için.
Burada, ‘Görünmezler’ halkasında,
Tanrı’nın bir cilvesi sonucu,
yazgısı belirlenmişler olarak yaşıyoruz
ve hepimiz bunun soğukluğunu
duyuyoruz, soğukluğunu.
Ve hepimiz bunun soğukluğunu
duyuyoruz.
Bir aşk var bizi sıkan
ve sıkınca canımızı yakan,
bir ileri bir geri bir aşk
bir hastane çukurunda.
Bir aşk, benimkine eşit
bir acıyı isteyen benden,
böyle bütün bir aşka
elveda demek istemem asla.
Unuttuğum şeyler,
unuttuğum şeyler bunlar.
Burada, ‘Dokunulmazlar’ bölümünde,
hayatın bize dev gibi göründüğü,
artık aramadığı ve istemediği için,
artık inanmadığı ve uyumadığı için,
uyumadığı için.
Burada, ‘Görünmezler’ halkasında,
Tanrı’nın bir cilvesi sonucu,
yazgısı belirlenmişler olarak yaşıyoruz
ve hepimiz bunun soğukluğunu
duyuyoruz, soğukluğunu.
Yazgısı belirlenmişler gibi yaşıyoruz
ve hepimiz bunun soğukluğunu
duyuyoruz, soğukluğunu.
Unuttuğum şeyler bunlar,
unuttuğum şeyler,
unuttuğum şeyler bunlar,
unuttuğum şeyler,
unuttuğum şeyler bunlar.