Doğan güneşte parlarken arkanda durduğumda
Motorların kükremesini duyduğumda ne yaptığımızı düşünüyorum
Dünyaya veda öpücüğü verdiğimizde verdiği acı-tatlı hisle
Şehrin dalgaları ve yankıları zamanın hayaletleri oluyor
Yeryüzü kabilelerini ayıran sınırların üzerinden
Hiçbir inanç ve din değil sadece yüz tane kanatlanmış ruh
Bu fırtına kuşunu süreceğiz, dünyadaki gümüş gölgeler
Bin fersah ileride, doğum yerimizden...
Albion'un evine
Pist ışıklarını gördüğümde eve geliyorum
Sisli günbatımında gece hızlı kararıyor
Buharların yaptığı iz uzaklarda dizildiğinde eve geliyorum
Bu gece kaldığım yerde, kalmayacağımı biliyorsun
Boşluk olana kadar günün ilk ışıklarında süzülüyorum
Uzun gecede bekledim, güneş tekrar doğana kadar hayal kurdum
Parmaklarımı sıkıyorum, ülkeleri bir karışımla kapatıyorum
Sadece yalnız bir uydu, tozlarla ve kozmik kumlarla kaplanmış
Yeryüzü kabilelerini ayıran sınırların üzerinden
Siyah Atlantik'ten, fırtınalı dalgaları aşarak
Bu fırtına kuşunu süreceğiz, dünyadaki gümüş gölgeler
Bin fersah ileride, doğum yerimizden...
Albion'un evine
Pist ışıklarını gördüğümde eve geliyorum
Sisli günbatımında gece hızlı kararıyor
Buharların yaptığı iz uzaklarda dizildiğinde eve geliyorum
Bu gece kaldığım yerde, kalmayacağımı biliyorsun
Albion'un evine
Pist ışıklarını gördüğümde eve geliyorum
Sisli günbatımında gece hızlı kararıyor
Buharların yaptığı iz uzaklarda dizildiğinde eve geliyorum
Bu gece kaldığım yerde, kalmayacağımı biliyorsun
Pist ışıklarını gördüğümde eve geliyorum
Sisli günbatımında gece hızlı kararıyor
Buharların yaptığı iz uzaklarda dizildiğinde eve geliyorum
Bu gece kaldığım yerde, kalmayacağımı biliyorsun