Yüzüm, sevimli böyle,
mağrur ve dikkatli, bakışım da,
içine işleyen…
Ayakkabılarım tıpatıp aynısı
kişiliğimin…
Nasıl da pratik hayata
bakışım… senin erkek olarak,
hayatta yapamadığın şey.
Şu sözlerim, hep yalın bir dille
söylediğim,
nasıl da zengin özden yana
şu pişirdiklerim ve sen sevgilim,
önce şu hayata gülümseyişe
aşık olursun, hayatın
sana verdiklerinden çok.
Nasıl da yalın konuşmak,
nasıl da doğal birlikte olmak
asla sıradan değil…
Eminim, bu elmanın
diğer yarısısın sen.
Nasıl da kolay seni
böyle sevmek, aşkım,
nasıl da kolay her şeyde
seni görmek
ve sen biliyorsun: aramızda
şanslı olan benim,
onca çiçek arasında sen
beni seçtin.
Şu üst üste gelişi
dudakla dudağın ve
çilek şanti ağzın
emin olma: yaptığın şeyi
iyi yapıyorsun ve yapacaksın
nasıl kolay uyanmak
seninle sabahları, daha önce
gelmemişti başıma
birlikte iyiyiz, ama boynuzluyorum seni
bilirsin işte, ne olur ne olmaz,
önüme bakıyorum çünkü bugün
herhangi bir korkum yok
mücevher kutunda en değerlisine
sahipsin incinin,
ne bir koz var elimde
ne başımda türbanım
geleceğimden emin değilim
bahçıvan özen göstermelisin
bana.
Önüme bakıyorum çünkü bugün
herhangi bir korkum yok
mücevher kutunda en değerlisine
sahipsin incinin,
ne bir koz var elimde,
ne başımda türbanım
geleceğimden emin değilim
bahçıvan özen göstermelisin
gülüne.
Nasıl da büyük bu tablo,
bizim resmimizi çizmişsin buraya
sen Kupid, ben Venüs,
uzanmışım şöyle
bu yatak bir çayır gibi
hep sulayacağım onu
sen birçok çiçek arasından beni seçtin
sen birçok çiçek arasında beni seçtin
gülü.