Kleopatra'ydım o zamanlar, genç bir aktristim
Sen yatağımın yanında diz çöküp elimi istediğinde
Siyah bir elbisenin içinde acılar içinde uzanıyordum sen o soruyu sorduğunda
Babam bir tabutun içindeydi, hayata dair hiçbir planım yoktu
Parmak izlerimi bıraktım, halıda da çamur lekeleri
Sen şehri terk ettiğinde kalbimin katılaştığı gibi katılaşmıştı halıdaki çamur
Ama itiraf etmem gerek, seninle hemen, bir yıldırım nikahıyla evlenirdim
Karın olmayı bırak, sadece hayatımda ol diye metresin bile olurdum
Ama karın olmak için de, metresin olmak için de, hayatının aşkı olmak için de çok geç kaldım
Ve yapayalnız öldüğümde, tam vaktinde olacak
Kilise beni hayalkırıklığına uğratırken, içimde kalan son arzum da onunla birlikte yanıp kül oldu
Kendi bedenimdi o, bedenim benim sıkı sıkıya tutunduğum dövizimdi
O yüzden bir taksi sürüyorum artık, ve trafik dikkatimi dağıtıyor arka koltukta oturan yabancılardan
O yabancılar bana seni hatırlatıyor
Ama karın olmak için de, metresin olmak için de, hayatının aşkı olmak için de çok geç kaldım
Ve yapayalnız öldüğümde, tam vaktinde olacak
Ve Tanrı'dan bana tek hediye bir doğum ve boşanmaydı
Senaryoyu okudum, kostümüm de uyuyor; o yüzden rolümü oynayacağım
Kleopatra'ydım o zamanlar, kirişlerden bile uzundu boyum
Bunların hepsi geçmişte kaldı, rüzgar gibi geçti
Artık beyaz ayakkabılı bir hemşire bana misafir odasına kadar eşlik ediyor
Sadece bir yatak ve banyo var
Ve "son" için bir alan
Ama karın olmak için de, metresin olmak için de, hayatının aşkı olmak için de çok geç kaldım
Ama yapayalnız öldüğümde, tam vaktinde olacak