bildiğimiz yol, tuz gibi beyaz
büyüyecek başaklar, sürülecek tarlalar
hergün kontrol edilecek
yağmur mu yağıyor yoksa güneş mi var
yarın yaşayacak mı yoksa ölecek mi
onu bilmek için
ve güzel bir gün yeter demek ve çekip gitmek için
hoşçakal aşkım
hoşçakal aşkım, hoşçakal aşkım hoşçakal.
hoşçakal aşkım,
hoşçakal aşkım, hoşçakal aşkım hoşçakal.
başka bir dünya aramaya
uzaklara gitmek
avluya hoşça kal demek
düş kurarak gitmek
ve sonra duman gibi gri binlerce sokak
kendini bir hiç hissettiğin ışıklı bir dünyada
yalnızca bir günde yüzyıl atlamak
tarlalardaki öküz arabalarından
gökteki uçaklara
ve hiçbir şey anlamamak ve sana dönmek isteği duymak
hoşçakal aşkım
hoşçakal aşkım, hoşçakal aşkım hoşçakal.
hoşçakal aşkım,
hoşçakal aşkım, hoşçakal aşkım hoşçakal.
her şeyi bilen bir dünyada hiçbir şey yapmayı bilmemek
ve dönmek için bir kuruşu bile olmamak
hoşçakal aşkım
hoşçakal aşkım, hoşçakal aşkım hoşçakal.
hoşçakal aşkım,
hoşçakal aşkım, hoşçakal aşkım hoşçakal.