Deniz gerekirdi, ayakları okşayan,
göremediğin bir noktaya doğru yürürken.
Deniz gerekirdi bu betonun üzerinde,
güneş gerekirdi altını ve gümüşü ile
ve bu aşk için, bir yaz mevsiminde doğan,
tuz gerekirdi yaraları iyileştirmek için,
ak gülüşler [gerekirdi], pembe dudaklar arasında,
yıldızları saymak için, gök dinlenirken.
Deniz gerekirdi içine batmak için,
şimdi sen beni bırakırken bir paket gibi dünyaya.
Deniz gerekirdi fırtınaları ile,
gene olanca şiddetiyle çarpsın diye
[senin] pencerelerine.
Deniz gerekirdi hayatımızın üzerinde,
kendi dışarıda kalan, bir çiçek gibi.
Parmaklarını, keza aşkını
yakalayıp kurtarabilirdim, ama bunu yapmak için
gene, yemin ederim, deniz gerekirdi.
Bir deniz gerekirdi,
kaza geçireceğimiz,
şu tuhaf yunus hikayeleri gibi:
hani birbirine yakın ölmek için kıyıya gelirler,
ama nedendir bilinmez,
benim de yapmak istediğim gibi, sevgilim, seninle.
Deniz gerekirdi içine batmak için,
şimdi sen beni bırakırken bir paket gibi dünyaya.
Bir deniz gerekirdi fırtınaları ile,
gene olanca şiddetiyle çarpsın diye
[senin] pencerelerine.
Deniz gerekirdi
aşkın olmadığı yerde
Deniz, bu baştan kurulması gereken yeryüzünde
Deniz gerekirdi...
Deniz gerekirdi
Deniz gerekirdi
Deniz gerekirdi...