Church [Turkish translation]

Tişörtümden başka hiçbir şey giymiyorsun.

Bana sığ de, ama ben sadece derinleşiyorum, evet.

Dizlerin acıyana kadar zeminde kal.

Artık dua etme bebeğim, senin vaizin olacağım.

Ve sana öncülük etmeye devam edeceğim.

Eğer beni odanda lider olarak tutarsan.

Bu içkilerin hepsi içilmiş.

Ama bu iyi, öyleyse ben de iyiyim.

Seni kiliseye geri götürmek üzereyim.

(Kiliseye geri götürmek, bebeğim.)

En kötü itiraflarını söyle bana bebeğim, evet.

(Evet, en kötüsü ne?)

Uyluklarında vaftiz et.

Bu acıtıncaya kadar.

(Biliyorsun, bu acıtıyor.)

Çünkü, seni kiliseye geri götürmek üzereyim.

(Ah, ah evet.)

Seni gün batımına kadar tutacağım.

Dillerde konuşmak, evet. Biz henüz yapmadık, evet.

Konu dışı olan ayetlerimi alma.

Vicdanının üzerinin ağırlaştığını biliyorum.

Ve sana öncülük etmeye devam edeceğim.

Eğer beni odanda lider olarak tutarsan.

Bu içkilerin hepsi içilmiş.

Ama bu iyi, öyleyse ben de iyiyim.

Seni kiliseye geri götürmek üzereyim.

(Kiliseye geri götürmek, bebeğim.)

En kötü itiraflarını söyle bana bebeğim, evet.

(Evet, en kötüsü ne?)

Uyluklarında vaftiz et.

Bu acıtıncaya kadar.

(Biliyorsun, bu acıtıyor.)

Çünkü, seni kiliseye geri götürmek üzereyim.

(Ah, ah evet.)

Ve sana öncülük etmeye devam edeceğim.

(Seni yönlendireceğim kızım.)

Eğer beni odanda lider olarak tutarsan.

(Senin odanda.)

Bu içkilerin hepsi içilmiş.

(Hepsi içilmiş, şimdi.)

Ama bu iyi, öyleyse ben de iyiyim.

Seni gün batımına kadar tutacağım.

Dillerde konuşmak, evet. Biz henüz yapmadık, evet.

Konu dışı olan ayetlerimi alma.

Vicdanının üzerinin ağırlaştığını biliyorum.

Seni kiliseye geri götürmek üzereyim.

(Kiliseye geri götürmek, bebeğim.)

En kötü itiraflarını söyle bana bebeğim, evet.

(Evet, en kötüsü ne?)

Uyluklarında vaftiz et.

Bu acıtıncaya kadar.

(Biliyorsun, bu acıtıyor.)

Çünkü, seni kiliseye geri götürmek üzereyim.

(Ah, ah evet.)