Siyah bir televizyon ekranı
Kar beyaz ve siyah
Derin ve açık
Pencerelere çarpıyor
Üç teraslı bir köye bakıyorum
Bir bahçe var, gri-yeşil
Ve kiraz çiçekleri
Sabah içeri giriyorum (Tüm mevsimler burada, yağmurlu bir güne saklı)
Yanına tırmanıyorum (Bir deliğin parçası)
Saati izliyorum yarım saattir (Bir portakal ve kabuğu)
Dışarısı soğuk
Pencerelerde buhar (Gece göğünde bir yıldız)
Ve ben kendimi sürekli oraya sokuyorum (Naif bir güzellik)
Unutmama izin verdin yine
Homurdanıp durdum
Sen ise unutmama izin verdin yine
Yanılmanın nasıl bir his olduğunu unuttum
Ona tamamıyla gösterebilseydim
(Zaten neşesizken her şeyin daha çok neşeni kaçırması çok ne garip)
Ama bu şimdi çok ayyaşça geliyor
(Yatakta uzanıyorum, ampül cızırdıyor)
Kelimelerime yuvarlanıp düşüyorum
(Kalkıp ayağa, perdeleri açıyorum,
Hala yağan yağmuru görmeye)
Kapı çarparken gelen huzur
(Aşağı katta sıcak bir kahve, sigaranın yanında duruyor)
Güneş ışığı ve loş (aşağı doğru, sonuma doğru)
Kör kütük sarhoşum (İşte son meteliğim)
Unutmama izin verdin yine
(Sabah 4, 6 fit çukur. Çoktan cümbüşüm)
Ve zar zor idare edebildim
Unutmama izin verdin yine
(Sabah 4, 6 fit çukur. Çoktan cümbüşüm)
Hep bildiğimi unuttum