Bin yıl dünyada, bin yıl daha,
ne güzel bir aldanışsın, canım,
ne güzel geçiyor vaktim, ne güzel seninle olmak.
süslü pencere günleri.
Mevsim şarkıları
kurtulan ruhlar karada ve denizde
hiddetli günlerdi,
sevişmesiz geçen.
Rüzgar dinmeden
yalnızca geçişler, geçişler,
zamanın geçişleri
sonsuz saatler, takımyıldızı ve dalgaları andıran.
Belleğin gözleri gibi insafsız
bir başka bellek, yetmiyor gene de…
Yok olan şeyler, yüzler, gelecek zaman bir de
güzel hain sevgililerle gelecekteki buluşmalar.
Bunlar birer çatışma olacak,
köpekli yabandomuzlu avlar olacak
atılımlar, ısırıklar ve kaygılar bin yıl boyunca,
bin yıl dünyada, bin yıl daha.
Ne güzel bir aldanışsın, canım,
nasıl harika bir vakit, ne güzel seninle olmak.
Kendimi gözetledim boş hayallere kapılıp başarısız olurken
ve düşürürken evlatları rüyalar gibi.
Kendimi seyrettim ağlarken
bir kar aynasında,
kendimi gördüm gülerken,
kendimi gördüm arkam dönük, yola çıkarken
selamlıyorum seni yarının ülkelerinden.
Bunlar, köylü ruhların gördükleri
dünyayı uçarak kat ederken,
bin yıl dünyada bin yıl daha
ne güzel bir aldanışsın, canım
nasıl harika bir vakit, nasıl bir yalnızlık,
ne güzel seninle olmak.