Eylül’dü ve güneş bizi öpüşürken gördü;
Nefessiz koşuyordun benimle oynayarak.
Suda bir çakıl taşı gürültü yapıyordu.
Sonsuza kadar seninle kalma arzusu,
Soğuktan kırmızı olmuş burunla Neredeyse Noel'di
Aşkımız her geçen gün daha da büyüyordu,
Kalpleri aydınlatan gözlerdeki ışıktı,
Şimdi sende olan güneş tutulmasına kadar.
Ne var? (Sorun ne?)
Küçük görerek konuşmuyorsun ve artık bana doğru koşmuyorsun.
Biraz yalnız kalmalısın uzakta
Çünkü
Ben biliyorum ki
Bir dakika sonra beni yalnız bırakacaksın
Hayır deme
Aşkım,
Veda etmeden beni terk ediyorsun
Ama sessizliğin "anladın" diyormuş gibi görünüyor.
Güneşin altında eriyen kar gibi ağlıyorsun, Kaçınılmaz (bu)
Ama O kim?
Şimdi benimle onun hakkında konuşuyorsun,
Ona benim dünyamın bir parçasını nasıl verebilirsin?
Rüzgar seni okşarken kaybolmak istiyorum
Çok kötüsün.
Dakikalara bakarak işleri benim için daha da kötüleştirme.
Bana senin hakkında ne düşündüğümü söyleme zamanı bırak.
Bana o uzun aşk anlarını geri ver,
Tüm geceler seninle konuşarak geçti.
Ne var?
Benden bir şeyler saklama,
Bana haber ver
Dünyanın sonu sadece benim için geldi.
Ne var?
Bilmiyorum
Belki sadece çok kötü bir rüya,
Bir süre sonra uyanacağım.
Aşkım,
Veda etmeden beni terk ediyorsun
Ama sessizliğin "haklıydın" diyormuş gibi görünüyor.
Güneşin altında eriyen kar gibi ağlıyorsun, Kaçınılmaz (bu)
Ama O kim?
Şimdi benimle onun hakkında konuşuyorsun,
Ona benim dünyamın bir parçasını nasıl verebilirsin?
Rüzgar seni okşarken kaybolmak istiyorum
Çok kötüsün.