A Prophecy [Turkish translation]

Bu inatçı yaraları nasıl silip yok edebilirim?

Ya da yumuşak bir hatırlatma olarak mı bırakmalıyım, bu günlerimi daha iyi mi yapar?

Yakında evde olacağız, bu yüzden gözlerindeki yaşları sil,

İyi olacaksın (İyi olacaksın!)

Oh tanrım!

Sular yükseliyor!

Yükseliyor!

Bana inanmak zorundasın!

Yalnız başıma bu fırtına ile sürüklenmek, haksızlık!

Hala bunu başarabiliriz,

'Kahretsin'

Bunun için sana yardım edebilirim,

Ama elimi tutmak zorundasın!

Seni eve alabilirim,

Elimi tut,

Elimi tut!

Suların gittikçe yükseleceğini bilmeliydim.

Hala hayatta kalabiliriz.

Onlar boğulduğumuzu sanıyorlar ama kafalarımız hala dalgaların üzerinde,

Dalgaların üzerinde.

(Suların gittikçe yükseleceğini bilmeliydim)

(Hala hayata tutunabiliriz)

(Dalgaların üzerinde)

(Suların gittikçe yükseleceğini bilmeliydim)

(Suların gittikçe yükseleceğini bilmeliydim)

Hayatta kalabiliriz!

Asla hoşçakal demedin, hoşçakal!

Ve şimdi kendi başınasın!

Asla hoşçakal demedin!

Asla hoşçakal demedin, hoşçakal!