Jukebox [Turkish translation]

(Beyit 1, LUNA):

Karadeniz'in kenarında gece, o (kız) Güney gibi kokuyor;

O bu gecenin kızı, onu elinden bırakma.

Omzu güneşin doğuşu gibi. Parmaklar onun ağzına uzanıyor.

O sabah gibi tatlı. O bir mucize!

Karadeniz'in kenarında gece, o (kız) Güney gibi kokuyor;

O bu gecenin kızı, onu elinden bırakma.

Bırak ona başkası aşık olsun,

Sen bu gün onunla dans etme, yoksa mahveder!

Nakarat:

Jukebox çalıyor. Gözler siyah kok kömürü.

Elbisesinin altında Nios gölü

Kız, kız,

kız, kız rüyalarıyla dolu!

Jukebox çalıyor. Gözler siyah kok kömürü.

Elbisesinin altında Nios gölü

Kız, kız,

kız, kız rüyalarıyla dolu!

(Beyit 2, LUNA):

Omzu güneşin doğuşu gibi. Parmaklar onun ağzına uzanıyor.

O sabah gibi tatlı. O bir mucize!

Sakın dans etme ve ona bakma. Seninle o

belki birlikte olur, ama aşkını mahveder.

Gecenin içinde deniz kabuklarından daha solgun.

Başkası onun saçını kulağının altına atıyor.

Sen yanına yaklaşmaya cesaret edemezsin, ama yine de

onu bulmak için geri dönersin.

Nakarat:

Jukebox çalıyor. Gözler siyah kok kömürü.

Elbisesinin altında Nios gölü

Kız, kız,

kız, kız rüyalarıyla dolu!

Jukebox çalıyor. Gözler siyah kok kömürü.

Elbisesinin altında Nios gölü

Kız, kız,

kız, kız rüyalarıyla dolu!

Jukebox çalıyor. Gözler siyah kok kömürü.

Elbisesinin altında Nios gölü

Kız, kız,

kız, kız rüyalarıyla dolu!

(Final):

Seninle o belki birlikte olur, ama aşkını mahveder.

Başkası, başkası, başkası saçını kulağının altına atıyor.

Seninle o belki birlikte olur, ama aşkını mahveder.

Başkası, başkası, başkası saçını kulağının altına atıyor.

Seninle o belki birlikte olur, ama aşkını mahveder.

Başkası, başkası, başkası saçını kulağının altına atıyor.

Başkası, başkası, başkası saçını kulağının altına atıyor.