Öğrendim: 07:40’ta kalkan bir tren varmış;
fazla vaktin yok,
yoğun saatte yavaş olur trafik.
On dakika yeter sana
eve varmak için, evimize;
unutma: anahtar her zamanki yerinde, pencerenin üstünde.
Ve valizleri hazırlarken, unutma,
sana ait her şeyi al, her şeyi,
sonra bana seni düşündürecek olan.
Artık yeter, burada kalma artık;
Sen de farkındasın,
fazladan geçen her an,
daha fazla acı çekiyoruz.
Yo, ağlama…
Çabuk çabuk
Çabuk çabuk, evet…
Çabuk çabuk, hadi...
Bir dakika oldu sen gideli ve yalnızım,
bir tuhafım, anlamıyorum ne var.
Bir dakikadır bir perde indi gözüme;
Belki yalnızca evham veya korku veya kimbilir ne…
Mümkün mü şimdiden sana ihtiyaç duymam?
Öğrendim: 08:50’de kalkan bir tren varmış;
fazla vaktim yok,
yoğun saatte yavaş olur trafik.
On dakika yeter bana
eve varmak için, evimize;
Kesin, anahtarı yerine koymuşsundur, pencerenin üstüne.
Ve valizleri hazırlarken, bu kez
unutmamalıyım
şimdi sana almayı istediğim çiçeği de koymayı.
Uçakla, bir saatte oradayım
sonra hemen bir taksì.
Eminim, böylece
trenle gelip beni gördüğünde, ağlama…
Çabuk çabuk …
Çabuk çabuk …
Çabuk çabuk, hadi…