Eğer toprağın altında yatarsam* bir gülümseyle kalacağım.
Benim için tam tersi, yıldızların içinden zorluklara gidiliyor.
İyiyi kaybedip kötüyü buluyoruz.
Ben bu kocaman savaş alanının içinde sadece bir gezginim.
Eğer toprağın altında yatarsam* bir gülümseyle kalacağım.
Benim için tam tersi, yıldızların içinden zorluklara gidiliyor.
İyiyi kaybedip kötüyü buluyoruz.
Ben bu kocaman savaş alanının içinde sadece bir gezginim.
Evde başka bir kavga, çığlıklarla.
Oradan kaçıyorum, ama sabahları yine aynı resmi görüyorum.
Baş belâsı olmak olabildiğim en iyi şey.
Anne, çok yoruldum. Dibe doğru gittiğimi farkettim.
Ellerini benimle birlikte yardım istemek için kaldır.
Hayır, beni yalnız bırak! Ben buralıyım, bu dalgalar benim aşkım.
Bazen o kadar çok acıtıyor ki, sanki kalbim dikiş yerlerinden patlıyor.
Beni affet, benim ruhum, hatalı olduğumu biliyorum.
Berrak gökyüzünün altında, çocukça güneşe bakarken,
Evimin yolunu tuttum ama uzun zaman önce bu duvarlar huzuru kaybetti.
Ve nasıl yüzersin ki** eğer dengen üzüntü ve acıdan oluşuyorsa,
Yürekten gelen her şey, hiçbir şey ifade etmiyorsa?
Keşke burada, dört duvarımın arasında olsaydım.
Sadece senin ve benim olduğum yerde, anlıyorum, çok fazla anlaşmazlık var.
Ben de acı yarattım ki buradan gitmem daha kolay olsun.
Affet beni, mutlu ol ve kendine dikkat et.
Eğer toprağın altında yatarsam* bir gülümseyle kalacağım.
Benim için tam tersi, yıldızların içinden zorluklara gidiliyor.
İyiyi kaybedip kötüyü buluyoruz.
Ben bu kocaman savaş alanının içinde sadece bir gezginim.
Eğer toprağın altında yatarsam* bir gülümseyle kalacağım.
Benim için tam tersi, yıldızların içinden zorluklara gidiliyor.
İyiyi kaybedip kötüyü buluyoruz.
Ben bu kocaman savaş alanının içinde sadece bir gezginim.
Ve yine eğimli, alkali sudayım.
Yabancılar elimi sıkıp bana yoldaş diyorlar.
Ah! Yine her şeyi batırdım ve çok zor bir hâle getirdim.
Sorun ne? Neden kapıların içinde duruyorsun? Endişe etme.
Uçardım, rüyamı benimle birlikte götürürdüm.
Hayat bana yalnızlığı veriyor, korkuyorum ki bunu kabul edeceğim.
Uçuruma sürükleniyorum ve hissediyorum, belki de burası ait olduğum yerdir.
Çok yaklaşma, sadece bir an için buradayım.
Ruhum tersyüz oluyor ve sık sık yanlış olanlar için oluyor.
Ve zayıf noktaları bilerek, hepsi onlara karşı daha güçlü bir şekilde dövüşüyorlar.
Bazen iğrenç oluyor, bunu tartışamam, dediler ki, 'savaş alanında tek olan savaşçı değildir.'
Ama tek değilim, abim ve ben, ikimiz de buradayız.
Gleb, nasılsın, benim canım, her şey yolunda mı?
Seni çok özledim, kardeşim, kelimeler yetmez anlatmaya.
Pişmanlık duymadan hepsini arkada bırakıp Almaty'ye geldim.
Sadece sana sarılmak, kalbindeki o boşluğu yok etmek için.
Haydi bir tane daha alalım, ama sadece birlikte.
Tıpkı çay içermiş gibi, canım, tıpkı çocukluğumuzdaki gibi.
Sadece ruh halimiz için, alkol alıyoruz.
Dök kardeşim, sıcacık bir sohbet için.
Eğer toprağın altında yatarsam* bir gülümseyle kalacağım.
Benim için tam tersi, yıldızların içinden zorluklara gidiliyor.
İyiyi kaybedip kötüyü buluyoruz.
Ben bu kocaman savaş alanının içinde sadece bir gezginim.
Dört duvar arasında uyuşuturucunun etkisi altındayım, 10 üzerinden 10 olan bir duygu.
Birkaç ot daha, ikincisi 10'un da üzerinde, hep birlikte!
Şeytan diyor ki, "Aptal olma, ama öyle davran."
Bilinmeyen bile olsa aşağı doğru kalıyorum.
Tek atış, daha fazla nasıl para kazanırım,
Düşüncelerimi, onlara alay konusu olmadan nasıl toparlarım?
Uyuşturuculu yüzler, arka koltuktakiler ise kör kütük sarhoşlar.
Neredeyse kenardayız, salonda kıpkırmızı gözlerke birlikte.
Dört duvar arasında 10 üzerinden 10 olan bir duyguylayım.
Birkaç ot daha, ikincisi 10'un da üzerinde, hep birlikte!
Şeytan diyor ki, "Aptal olma, ama öyle davran."
Bilinmeyen bile olsa aşağı doğru kalıyorum.